Is Avukati Nedir

Ceza Hukukuna Hakim Olan İlkeler Nelerdir?

Ceza hukuku sadece düzenlenen kanunlar ve yönetmeliklerden oluşmamaktadır. Bu kapsamda yargılamayı düzenleyen ve yasal mevzuatta da yer alan ceza hukuku yargılamasına hakim ilkelerde bulunmaktadır. Yargılama içeriğinde yargılanılan madde ve ceza usul hukuku uygulaması yeterli olmayıp yargılama içeriğinde iddia ve savunmada kullanılan, kabul gören ilkelere ceza hukukuna hakim olan ilkeler denmektedir.

Ceza Yargılaması İlkeleri

Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi: Bireylerin devlet karşısında özgürlüklerini güvence altına almak ve kişinin eylemleri neticesinde kendisine karşı uygulanacak kuralı bilecek olması bu ilkenin temel amacıdır. Kısaca kanunilik ilkesi diğer bir deyişle “Kanunsuz suç olmaz” ilkesi kişinin yalnızca yasalarla hüküm altına alınmış ve işlenmesi suç olarak belirtilmiş eylemler neticesinde cezalandırılabileceği anlamına gelmektedir.

Ceza davasının kamusallığı ilkesi: Takibi şikayete bağlı suçlarda şikayet şartının gerçekleşmesi, takibi şikayete bağlı olmayan suçlarda ise suç haberinin alınması üzerine Cumhuriyet savcının gerekli araştırmaları yaparak iddianame düzenlemek suretiyle ceza davasının başlatılmasıdır. Kısacası ceza davasının kamusallığı ilkesi kamu makamı ile davanın başlatılması ve devamında yine kamu makamı ile yürütülmesi anlamını taşımaktadır.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi: Yargı bağımsızlığı, mahkemelerin yasama ve yürütme erki karşısında bağımsız olarak görevlerini yerine getirmesini ifade etmektedir. Yargı bağımsızlığının amacı ise adaletin sağlanması adına tarafsızlığın sağlanmasıdır. Tarafsızlık iki yönlü düşünüldüğü takdirde gerek mahkemenin siyasi erklere karşı tarafsızlığını gerekse de yargılamadaki taraflar arasındaki tarafsızlığı ifade etmektedir.

Davasız yargılama olmaz ilkesi: Mahkeme ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında karar verebilir. Hakim iddianame bulunmayan bir fiile ilişkin bir karar veremez.

Delillerin doğrudan doğruyalığı/Vasıtasızlık ilkesi: Hakim kararını delillerle doğrudan doğruya temasa geçerek vermesi anlamına gelmektedir. Şöyle ki; hakim delil sözlü ise mahkemede dinleyerek o delile ulaşacak, yazılı ise doğrudan yine kendisi erişecektir.

Duruşmanın sözlülüğü ilkesi: Kural olarak duruşmada sözlü olarak dile getirilmiş ve tartışılmış hususlar hükme esas alınmaktadır. Şöyle ki; dışarıdan getirilen yazılı bir delil örneğin bilirkişi raporu dahi duruşma esnasında sözlü olarak okunduktan sonra hükme esas alınabilir.

Duruşmanın aleniliği ilkesi: Aleniyet ilkesi, hem herkesin duruşma salonunda, fiziki koşulların elverdiği ölçüde, dinleyici olarak bulunabilmesini hem de duruşma salonunda bulunan kişilerin görüp duyduklarını duruşma dışında açıklayabilmesine olanak tanır. Ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde ise duruşmanın tamamı veya bir kısmının kapalı yapılmasına karar verilebilir. Sanık on sekiz yaşından küçükse duruşmanın kapalı yapılması yasal zorunluluktur. Bahse konu kapalı duruşma hiçbir şekilde iletişim araçlarıyla yayınlanamaz. Bazı hallerde ise duruşma kapalı yapılmamakla birlikte duruşmanın içeriğinin yayınlanmasına yasak getirilmiştirAçık duruşmanın içeriği, millî güvenliğe veya genel ahlâka veya kişilerin saygınlık, onur ve haklarına dokunacak veya suç işlemeye kışkırtacak nitelikte ise; mahkeme, bunları önlemek amacı ile ve gerektiği ölçüde duruşmanın içeriğinin kısmen veya tamamen yayımlanmasını yasaklar ve kararını açık duruşmada açıklar.

Şüpheden sanık yararlanır( in dubio pro reo) ilkesi: Günümüz itibariyle öğretide ve uygulamada tamamı ile geçerli olan bu ilkeye göre bir kişinin bir suç işlediği iddiası söz konusu ise bahse konu suçtan mahkumiyet kurulabilmesi için o suçu işlediğinin tüm delillerle kesin olması gerekir. Yargılama makamı eğer ki kişinin o suçu işlediğine kanaat getiremiyorsa ve bu yönde de şüpheye mahal bırakmayacak deliller mevcut değilse kişinin o fiili işlemediğinin kabulü gerekmektedir.

Masumiyet/Suçsuzluk karinesi: Bir suçtan dolayı yargılanan bir kimsenin işlediği iddia edilen suç hakkında suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşmediği sürece hükümlü sıfatı ile değerlendirilemez. Masumiyet karinesi, sanığa mahkemelerin tarafsızlığı garantisini veren, yargılama süresince bir ön yargı oluşmayacak nitelikte suçlu gibi muamele görmesini önleyen bir haktır. Masumiyet karinesinin uygulanabilmesi için öncelikle olarak bir suç isnadının varlığı gerekmektedir. Masumiyet karinesi yalnızca kovuşturma aşamasında değil kendisine bir suç isnat edildiğini, bir iddianın var olduğu andan itibaren uygulanmaya başlamaktadır.

Makul sürede yargılanma ilkesi: Bir yargılamanın adil olması makul süre içerisinde bitirilmesini gerektirir. Bu ilke ile kişilerin yargılamaya olan güvenini güçlenmektedir. Bu ilkenin medeni hukuk açısından görünümü “usul ekonomisi ilkesi” şeklinde olmakla birlikte esas olan kişinin hakkına en kısa sürede kavuşmasıdır. Makul sürenin belirlenmesinde elbette ki belirli bir standart bulunmamaktadır. Her bir somut olay tek tek değerlendirilip bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Adil yargılanma ilkesi: Bağımsız hakimler önünde, tarafların eşit koşullarda olduğu, savunma hakkının üstün bir değer kabul edildiği, insan hakları çerçevesinde yargılama yapılan bağımsız, tarafsız ve doğal hakim vasıtasıyla makul sürede ve aleni şekilde yargılanma hakkını ifade etmektedir. Ceza muhakemesi açısından düşünüldüğü takdirde iddia ve savunma makamının eşit olması gerekmektedir. Bu ilke gereğince yargılama yasalarla belirlenmiş şekilde yapılmalı, açık yargılama yapılmalı ve verilen kararların gerekçeli olmasını ifade etmektedir. Mahkeme bu ilke kapsamında tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde incelemekle görevlidir. AİHS ve Anayasa tarafından da güvence alınan bu ilkenin AHİS 6. Madde kapsamında görünüş şekilleri şöyledir:

1-Kanuni, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde dava açma hakkı

2-Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı

3-Makul sürede yargılanma hakkı

4-Aleni surette yargılanma hakkı.

Çelişmeli muhakeme ilkesi: Muhakemenin bütün süjelerinin yani iddia, yargılama ve savunma makamlarının birbirlerinin işlemlerinden haberdar olmalarını ve bu işlemlere karşı diyeceklerini hazırlamak için gerekli zamana sahip olmalarını ifade eder. Çelişme, muhakeme süjelerinin her birinin muhakeme konusu ile ilgili olan düşüncesini tekrar düşünülmek üzere ortaya koyması anlamına gelmektedir. Şöyle ki; iddia makamı isnadını ortaya koyar. Savunma makamı ise isnada karşı savunmasını yapar. Sonuç olarak yargılama makamı ise süjeleri değerlendirip bir sonuca varır.

Doğal hakim ilkesi: Hukuken sonuç doğuracak olaydan önce, o olayı inceleyecek mahkemenin ve dolayısıyla hakiminin belli olması doğal hakim ilkesini ifade eder. Ceza muhakemesi yönünden ise kişi, kendisine isnat edilen suç tarihinden önce ve kanunla kurulmuş bir yargılanma hakkını ifade eder.

Similar Posts

2 Comments

  1. Merhaba değerli avukatım ilgili yazınız çok güzel olmuş başarılarınızın devamını dilerim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir