Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu (TCK 123)
Türk Ceza Kanunumuzun “hürriyete karşı suçlar” başlı altında düzenlenmiş başka suç ise kişilerin huzur ve sükununu bozma suçudur.
“TCK Madde 123; Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” [1]
TCK 123 maddesinden de anlaşılacağı üzere kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir. Günümüzde teknolojik araçların kullanımının yaygınlaşması ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu daha çok telefon ile rahatsız etme şeklinde gerçekleşmektedir.
Yazımızın ilerleyen bölümlerinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu unsurları başlığı altında da değineceğimiz gibi, TCK 123 maddesinde belirtilen suç bir çok farklı şekilde işlenmesi mümkündür.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozmak Suçu İle Korunan Hukuki Değer
Kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçu ile korunmak istenen asıl hukuki değer “kişi hürriyetidir.” Gerek ceza hukuku gerekse özel hukuk alanında kişi hürriyeti oldukça geniş bir kavramdır. TCK 123 maddesi ile kişi hürriyeti ile birlikte; Anayasamızın 17 maddesi ile güvence altına alınan “kişinin dokunulmazlığı, madde ve manevi varlığı” da korunma altına alınmaya çalışılmıştır.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Cezası
Türk Ceza Kanununun 123 maddesinde de belirtildiği gibi kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu için 3 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası öngörülmüştür. TCK 123 maddesi için suçun daha ağır cezayı gerektiren halleri veya nitelikli hallerine yer verilmemiştir. Yargılama aşamalarında genellikle madde metninde de yazılı olan “ısrarın” boyutu ve şiddeti dikkate alınmaktadır.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozmak Suçunda Seçimlik Hareketler
TCK 123 maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun bir çeşit seçimlik hareketli suç olduğun söyleyebiliriz. Bu seçimlik hareketler genellikle aşağıdaki gibi gerçekleşmektedir.
- Kişiyi huzursuz etmek veya rahatsızlık vermek amacıyla telefon etmek
- Yine kişiyi rahatsız etmek amacı ile gürültü yapmak
- Kişinin huzurlu bir hayat sürmesini önlemek amacıya hukuka aykırı diğer hareketlerde bulunmak
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozmak Suçu Unsurları
Suçun Faili
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu Fail açısından bir çeşit özgü suç değildir. TCK 123 maddesinde belirtilen suçun faili herkes olabilecektir.
Suçun Mağduru
Suçun failinde olduğu gibi suçun mağduru açısından da özgü suç niteliği taşımamaktadır. Ayrıca benzer hürriyete karşı suçlardan farklı olarak suçun mağdurunun kadın olması hususunda da bir ayrım yapılmamıştır.
Hareket Unsuru
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yukarıda belirtmiş olduğumuz seçimlik hareketler ile gerçekleşir. Ancak bu seçimlik hareketlerin TCK 123 maddesinde de belirtildiği gibi ısrarlı bir şekilde sürdürülmesi gerekir. Yerel mahkemeler ile yüksek yargı organları “ısrar” olarak nitelendirilemeyecek şekilde bir yada iki kez eylemin tekrarlanmasını kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu unsurları olarak kabul etmemektedir.
Bu konuda üzerinde durulması gereken bir başka konu ise failin hareket veya söylemlerinin başka bir suç oluşturup oluşturmadığıdır. Örneğin fail mesaj yol ile mağdura ısrar boyutunda dahi olsa hakarette bulunması durumunda TCK 125 maddesinde düzenlenen hakaret suçundan dolayı yargılanması yapılacaktır.
Yine benzer şekilde failin eylemi TCK 106 maddesinde düzenlenmiş tehdit şeklinde ise yine bu durumda fail sadece TCK 106 maddesi uyarınca yargılanacaktır.
“Kişilerin huzur ve sükunu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerini bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, mesajlaşmaların karşılıklı yazışma şeklinde olması karşısında, kişilerin huzur ve sükunu bozma suçundaki “sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadı”nın ne şekilde oluştuğunun açıklanmaması, delillerin nelerden ibaret olduğu ve 5237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükunu bozma suçunun unsuru olan ısrar öğesinin ne şekilde gerçekleştiği, sanığın kastının ne şekilde sırf huzur ve sükunu bozma özel saiki olarak kabul edildiği yöntemince açıklanmadan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırıdır” [2]
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 12.03.2024 tarih, 2021/23582 esas ve 2024/3153 sayılı kararı
Suçun Manevi Unsuru
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kasten işlenebilen suçlar arasında yer alır. TCK 123 maddesinde ise kast; “huzur ve sükunu bozmaktır.” Suçun seçimlik hareketleri arasında yer alan “gürültü yapmak” failin konutunda tadilat yapması şeklinde de gerçekleşmesi mümkündür. Bu gibi durumlarda failin; Mağdurun huzur veya sükununu bozmak maksadıyla hareket etmemesi nedeniyle sadece gürültü yapmış olması nedeniyle TCK 123 maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilmesi mümkün değildir.
“Katılan ile bir süre birlikte yaşayıp ayrılan sanığın 06.09.2015 tarihinde katılana “Senin bir kelimen var, sen salak aptalsın diye sen halısın.” şeklinde mesaj gönderdiği, 10.10.2015 tarihinde ise hemşire olan katılanın hastanede nöbetçi olarak bulunduğu sırada, kendisini … ismiyle tanıtan sanığın, hastaneyi birden fazla kez arayarak … hanımla görüşmek istediğini belirttiği, bu suretle hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasına ilişkin, Yerel Mahkemece, sanık tarafından gönderilen mesaj içeriğinin katılanın onur, şeref ve saygınlığına yönelik olmaması, sanığın hastaneyi aradığında ise katılanın huzur ve sükununu bozma kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı delil elde edilemediği kabul olunarak beraat hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Sanık savunması, katılan beyanı, tanıklar M. E. ile Ö. V.’nin anlatımları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, beraat hükümleri kurulmasına dair Mahkemenin takdir ve gerekçesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.” [3]
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.11.2023 tarih, 2021/17255 esas ve 2023/24537 sayılı kararı
Görüldüğü gibi Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.11.2023 tarih, 2021/17255 esas ve 24537 sayılı kararı ile failin birden fazla kez mağdurun çalıştığı iş yerini aramasına rağmen, kişilerin huzur ve sükununu bozma amacı ile hareket etmemiş olması nedeniyle hakkında verilen beraat kararını hukuka uygun bulmuştur.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçundan Dolayı Yargılama
Şikayet Usulü ve Süresi
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu şikayete tabi suçlar arasında yer alır. Bu nedenle suçun failinin, suçu öğrenmesinden itibaren yasal süreler içerisinde (6 ay) kolluk kuvvetleri aracılığı ile veya direkt olarak Cumhuriyet Savcılığına müracaatta bulunarak şikayet hakkını kullanması gerekir.
Yargılama Görev ve Yetkisi
TCK 123 maddesi için yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerindedir. Yargılama yetkisi ise yine suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesidir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozmak Suçunda HAGB
Suçun ceza alt ve üst sınırları dikkate alındığında yapılan yargılama sonucunda fail hakkında, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi kuvvetle muhtemeldir. Ancak fail hakkında atılı suçlamadan dolayı HAGB kararı verilebilmesi için; Aşağıda belirtmiş olduğumuz HAGB şartlarının oluşması gerekmektedir.
- Sanık hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha az olması
- Sanığın hakkında verilecek olan HAGB kararını kabul etmesi
- Sanık hakkında daha önce verilmiş ve kesinleşmiş kasıtlı bir suçtan hapis cezasının bulunmaması
- Sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemece takdir oluşması gerekmektedir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Uzlaşma
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu şikayete tabi suçlardan olduğu gibi ayrıca uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer alır. Bu nedenle fail hakkında kamu davası açılmadan önce uzlaştırma hükümleri uygulanmaktadır. Mağdurun veya şüphelinin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde, şüpheli hakkında kamu davası açılmaktadır.
Sık Sorulan Sorular
[1] Mevzuat Bilgi Sistemi, Türk Ceza Kanunu Md. 123
[2] Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 12.03.2024 tarih, 2021/23582 esas ve 2024/3153 sayılı kararı
[3] Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.11.2023 tarih, 2021/17255 esas ve 2023/24537 sayılı kararı
[4] Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08.01.2024 tarih, 2021/19998 esas ve 2024/6 sayılı kararı